بِسۡمِ ٱللَّهِ ٱلرَّحۡمَٰنِ ٱلرَّحِيمِ

إِذۡ يَغۡشَى ٱلسِّدۡرَةَ مَا يَغۡشَىٰ ١٦

O dem ki o Sidre’yi bürüyen bürüyordu.

– Elmalılı Hamdi Yazır

مَا زَاغَ ٱلۡبَصَرُ وَمَا طَغَىٰ ١٧

Göz, ne şaştı ne aştı.

– Elmalılı Hamdi Yazır

لَقَدۡ رَأَىٰ مِنۡ ءَايَٰتِ رَبِّهِ ٱلۡكُبۡرَىٰٓ ١٨

Vallahi gördü Rabbi’nin âyâtından en büyüğünü gördü.

– Elmalılı Hamdi Yazır

أَفَرَءَيۡتُمُ ٱللَّٰتَ وَٱلۡعُزَّىٰ ١٩

Siz de gördünüz değil mi Lât-ü Uzzayı?

– Elmalılı Hamdi Yazır

وَمَنَوٰةَ ٱلثَّالِثَةَ ٱلۡأُخۡرَىٰٓ ٢٠

Üçüncü olarak da menatı uhrayı?

– Elmalılı Hamdi Yazır

أَلَكُمُ ٱلذَّكَرُ وَلَهُ ٱلۡأُنثَىٰ ٢١

Size erkek ona dişi öyle mi?

– Elmalılı Hamdi Yazır

تِلۡكَ إِذٗا قِسۡمَةٞ ضِيزَىٰٓ ٢٢

Bu öyle ise çok hayflı bir taksim.

– Elmalılı Hamdi Yazır

إِنۡ هِيَ إِلَّآ أَسۡمَآءٞ سَمَّيۡتُمُوهَآ أَنتُمۡ وَءَابَآؤُكُم مَّآ أَنزَلَ ٱللَّهُ بِهَا مِن سُلۡطَٰنٍۚ إِن يَتَّبِعُونَ إِلَّا ٱلظَّنَّ وَمَا تَهۡوَى ٱلۡأَنفُسُۖ وَلَقَدۡ جَآءَهُم مِّن رَّبِّهِمُ ٱلۡهُدَىٰٓ ٢٣

Onlar hiç bir şey değil sırf sizin ve babalarınızın taktığınız kuru isimler, Allah onlara öyle bir saltanat indirmedi, yalnız zanna ve nefislerin sevdasına tabi oluyorlar, halbuki Rab’lerinden kendilerine doğru yolu gösteren, geldi.

– Elmalılı Hamdi Yazır

أَمۡ لِلۡإِنسَٰنِ مَا تَمَنَّىٰ ٢٤

Yoksa var mı insana her kurduğu hülya.

– Elmalılı Hamdi Yazır

فَلِلَّهِ ٱلۡأٓخِرَةُ وَٱلۡأُولَىٰ ٢٥

Fakat Allah’ındır Âhiret ve ulâ.

– Elmalılı Hamdi Yazır

۞ وَكَم مِّن مَّلَكٖ فِي ٱلسَّمَٰوَٰتِ لَا تُغۡنِي شَفَٰعَتُهُمۡ شَيۡـًٔا إِلَّا مِنۢ بَعۡدِ أَن يَأۡذَنَ ٱللَّهُ لِمَن يَشَآءُ وَيَرۡضَىٰٓ ٢٦

Göklerde nice melâike vardır da Allah dileyip razı olduğuna izin vermezden evvel şefaatleri hiç bir şeye yaramaz.

– Elmalılı Hamdi Yazır

AYARLAR
Okuyucu